Hayatın akışına direnirken: Kabullenmenin sessiz gücü

Kasım 19, 2025 - 02:00
 0  0
Hayatın akışına direnirken: Kabullenmenin sessiz gücü

İnsan, unutmak için verdiği tüm yorucu çabalardan özgürleşebilse, aslında konunun ne unutmakla ne de hatırlamakla ilgili olduğunu anlayacak.

Ama modern şehir insanı, her yarasının sebebini dışarıda ararken kendi ayağına zincirlerini takıp duruyor.

Seneler önce bir mekâna gidip kahve içmek istemiştim. Fakat kahve yoktu, ben de çay söylemiştim.
Ve o çayı içerken anladım ki hayat da tam olarak böyle bir şey.

Ne mi demek istiyorum?
Asla o mekandan çaydan kahve çıkaramazdım. Bunun için istediğim kadar söylenebilirdim ama iki seçeneğim vardı:
Ya oradan kalkıp gidecektim, ya da elimdeki çayı keyifle içebilmenin yolunu bulacaktım.

Çoğu zaman bir şeyi öyle çok istiyoruz ki, istediğimiz gibi olsun diye orasını burasını çekiştirmeye başlıyoruz.
Ve bunu yaptıkça, bizim için atan o kalbin ve dolan o nefesin ömründen çalmaya başlıyoruz.

Bazen ben de kendimi bir şeyin şeklini değiştirmeye çalışırken buluyorum.
“Sağı şöyle olsun, solu böyle olsun,” diye kendi istediğim koşullara uymasını bekliyorum.
Ama sonra hatırlıyorum: Hayat, benim istediğim gibi değil — olduğu gibi.

Ve her hatırladığımda, sonbaharda dalına tutunmak için direnen bir yaprağın savaşının ne kadar anlamsız olduğunu fark ediyorum.
Yaprağın dala ait olmasına gerek yoktu; o zaten kendinden daha büyük bir şeyin parçasıydı.
Bahar geldiğinde açar, sonbaharda sararır, rüzgarda sallanır ve sonunda toprağa karışırdı — ama hep ait olmaya devam ederdi.

Bir şeyi çok istediğimizde, onun coşkusuna kapılıp ittirmeye başlıyoruz.
Ve ittirirken karşımızdakini değil, aslında kendimizi itiyoruz.
Kendini itmenin sonu ise eninde sonunda bir fırtınayla biter.

Evet, o fırtınada pek çok şey savrulur; kocaman yemyeşil bir orman bile çöle dönebilir.
Ama çöl bir ceza değildir, orman da bir ödül.
İkisi de birbirine dönüşebilme ihtimalini taşır.

Konu, yaşamın ne kadar içinde olabildiğimizdir.
İnsan kendi nefsine kapıldığında, o ateş eninde sonunda her şeyi yakar.
O yüzden mesele, unutmak ya da unutmamaktan çok; kalp açıklığıyla arkaya bakabilmekte saklıdır.

Ah evet… Bu bölüm, kefaretsiz olmuyor.
Her anı keyif vermez, ama şimdinin gücüyle o anıya şefkatle ve kabulle bakabiliriz.

Keşke her şey kafamızda hayal ettiğimiz gibi olsaydı… ama değil.
Öyleyse?
Artık hikayenin kahramanı olma vakti gelmedi mi?
Artık çölde kalsak da ağaç dikmemizin zamanı değil mi?

İlginizi çekebilir: Ne kadar dürüstsün kendine?

The post Hayatın akışına direnirken: Kabullenmenin sessiz gücü appeared first on Uplifers.

Tepkiniz Nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmiyorum Beğenmiyorum 0
Aşk Aşk 0
Komik Komik 0
Öfkeli Öfkeli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0