Hayatta kalan yanılgısı: Neden hep başarılı olanların hikayesini duyuyoruz?
Hiç kendinizi internette “Okulu bıraktı, garajında bir imparatorluk kurdu” hikayelerini okurken buldunuz mu?
Steve Jobs, Bill Gates veya Mark Zuckerberg… Senaryo hep aynıdır: Bu vizyoner insanlar sisteme başkaldırdılar, diplomalarını ellerinin tersiyle ittikleri o an, başarıya giden yolun kapısını araladılar. Bu hikayeleri duyduğumuzda beynimiz hemen şu tehlikeli formülü üretir: “Demek ki risk almak ve kuralları yıkmak başarının anahtarıdır. Okul zaman kaybıdır.”
Küçük bir soru: Okulu bırakıp, garajında şirket kuran ve batan binlerce genci neden hiç duymadık? İsimlerini bilmiyoruz, çünkü onlar “hayatta kalamadılar” ve hikayelerini anlatacak mikrofonları yok.
Zihnimizin bize oynadığı bu sinsi oyuna literatürde hayatta kalan yanılgısı (Survivorship Bias) deniyor. Ve emin olun, bu yanılgı sandığınızdan çok daha fazla kararınızı etkiliyor.
Geri dönmeyen uçaklar
Bu kavramı anlamak için tarihin en ünlü örneğine, 2. Dünya Savaşı yıllarına gitmemiz gerekiyor.
Amerikan ordusu, çatışmadan dönen savaş uçaklarını inceler ve uçakların en çok kanat ve kuyruk kısımlarından isabet aldığını fark eder. Mühendisler hemen mantıklı (görünen) bir çözümle gelirler: “Uçakların kanatlarını ve kuyruklarını daha fazla zırhla kaplayalım, çünkü en çok oradan vuruluyorlar.”
Ancak istatistikçi Abraham Wald buna şiddetle itiraz eder. “Hayır,” der, “Zırhı, hiç kurşun deliği olmayan yerlere, yani motor ve kokpit kısmına koymalısınız.”
Komutanlar şaşırır. Neden?
Wald’ın cevabı, eleştirel düşünmenin zirvesidir: “Çünkü incelediğiniz uçaklar, vurulmasına rağmen üsse geri dönmeyi başarabilenler. Motorundan vurulanlar ise geri dönemedi, okyanusun dibindeler. Siz sadece hayatta kalanlara bakarak analiz yapıyorsunuz.”
Başarının “sessiz mezarlığı”nı görmezden gelmek
Bugün iş hayatında veya kişisel gelişim dünyasında yaşadığımız durum tam olarak budur. Biz sadece üsse geri dönebilen uçaklara (başarılı CEO’lara, popüler Youtuber’lara, çok satan yazarlara) bakıyoruz.
Bir TED konuşmasında sahneye çıkan kişi size “Asla pes etme, tutkunu takip et” dediğinde, bu tavsiyeyi uygulayıp iflas eden binlerce kişiyi hesaba katmıyorsunuz. Belki de o kişi sadece şanslıydı? Belki de “pes etmemek” bazen kötü bir stratejidir ve batmakta olan bir gemiyi terk etmek zekice bir hamledir?
Hayatta kalan yanılgısı, bize eksik veriyle analiz yaptırır. Başarıyı sadece yeteneğe ve çabaya bağlarken, şans faktörünü ve elenenlerin görünmezliğini denklemin dışında bırakır.
Peki ne yapmalı?
Bu zihinsel tuzaktan kurtulmak ve daha sağlıklı kararlar almak için şu adımları izleyebiliriz:
- Tersine bakın: Bir başarı hikayesi dinlediğinizde, hemen şu soruyu sorun: “Aynı yoldan gidip başarısız olanlar nerede hata yaptı?” Başarılı olanların neyi doğru yaptığından çok, başarısız olanların neyi yanlış yaptığı (veya hangi şanssızlıklarla karşılaştığı) size daha çok şey öğretir. Tersine düşünme yöntemiyle ilgili daha fazla bilgi için tıklayabilirsiniz.
- Şüpheci olun: “X kişisi sabahları soğuk duş alıyor ve milyarder oldu” gibi neden-sonuç ilişkilerine şüpheyle yaklaşın. Belki de binlerce kişi soğuk duş alıyor ama sadece hasta oluyorlardır?
- Sessiz veriyi arayın: Karar verirken sadece önünüzdeki örneklere değil, “görünmeyen” verilere de odaklanın. Geri dönemeyen uçakları unutmayın.
Başarı hikayeleri ilham vericidir, ancak haritanın tamamı değildir.
Bu yazıyı hazırlarken ilham aldığım ‘’Kalk, Çalış, Başarısız Ol!: Hayatta Sana Anlatılmayan Gerçekler’’ isimli kitabı almak isterseniz tıklayabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Saman adam düşünme yöntemi
The post Hayatta kalan yanılgısı: Neden hep başarılı olanların hikayesini duyuyoruz? appeared first on Uplifers.
Tepkiniz Nedir?
Beğen
0
Beğenmiyorum
0
Aşk
0
Komik
0
Öfkeli
0
Üzgün
0
Vay
0